• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Aidat Borcu Sorgulama
Üyelik Girişi
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam219
Toplam Ziyaret309102
Ziyaretçi Defteri
-- REKLAM --
Site Haritası
Murat Öktem
m.oktem_0258@hotmail.com
Türkmen Gelenekleri Tarihçesi
20/01/2014

Türklerin Şamanizm'den İslamiyet’e geçişi yüzyıllar öncesine dayansa da günümüzde Şamanizm'den kalan birçok adet ve gelenekleri bulunuyor. İşte onlardan birkaçı:

 

Su dökerek uğurlama:

Gidenin arkasından su dökmek eski Türklerdeki su kültünün doğurduğu bir adettir.

 

Mum: 

Türbe avlularında mum yakılması, ağaçlara mendil bağlanması da Şamanizm döneminden günümüze aktarılan geleneklerdir.

 

Tahtaya Vurmak:

Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya el ile tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir Şaman inanışıdır.

( Türkoloji bölümünde gördüğüm derste ve okuduğum ‘’Mitlerin Özellikleri’’ kitabında ise başlangıçta ağaca vurularak dallar vasıtası ile Göktanrı’ya duanın iletilmesi isteği olarak anlatılmış. Daha sonra İslam’a geçişle bu kavram herhangi bir ağaca vurulması olarak günümüzde yer bulmuştur. )

 

Kurşun Dökme:

Kurşun Dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir âdettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdi. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir ritüeldi.

( Kadın kam ve şamanlarca yapılır. )

 

Kırmızı kurdele:

Loğusa kadınların başına bağlanan kırmızı kurdele Şaman döneminden günümüze kadar ulaşmış bir adettir. Bu kurdelenin anneyi ve yeni doğan çocuğu, albız denen şeytana karşı koruduğuna, özelikle Alevilik de gözlemlenen mezarın başına bağlanan kırmızı kurdelenin da ölüye kötü ruhların musallat olmasını engellediğine inanılır.

 

AY: 

Anadolu'da yeni ayın görünmesi sırasında yere diz çökerek niyaz edilmekte, gökyüzüne, aya ve toprağa bakarak dilekte bulunulmaktadır. Yeni ayın yeni umutlara ve yeni başlangıçlara vesile olacağı düşünülür. Bu olgu da Türklerin eski Göktanrı inancından kaynaklanmaktadır.

 

40 Sayısı:

Eski Türk inanışına göre ruh fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir. Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer. Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde kırk yiğitler görülmektedir. Kırgız türeyiş efsanesinde de, Sağan Han’ın bir kızı ve otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe kalmışlardı. Oğuz’un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç uzunluğunda idi. Hikâyelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer. Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmez ve ölmezler, ancak bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu gibi ejderhaların kırk günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tâne kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.

( Aynı zamanda Şamanizm’de 3 ve 7 rakamıyla kuzgun yani karga da kutsaldır ve Türk destan ve hikayelerinde bolca yer alır. Fakat bunlara İslam’a geçişle birlikte olumlu iken olumsuz bir yön verilmiştir. )

 

Mezartaşı: 

Şaman âyin sırasında yardımcı ruhlarını kullanmaktadır. Ölülerin, âilenin vefat etmiş büyüklerinin, eski Şamanlar'ın ruhlarının, ormanın, suyun ve yerin yardımcı ruhlarının da Şaman'a yardım ettiği kabûl edilir. Ölen büyüklerin ruhlarının çoğalması sonucu bu ruhların en kıdemlisinin ruhların başına geçeceğine ve bunun da diğerlerinin yardımı ile Şaman'a yol göstereceğine inanılır. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şaman'a gökyüzüne yapacağı yolculukta yardımcı olmaktadırlar. Toplumda ulu kabûl edilen kişilerin ölümünden sonra ruhlarından medet ummak mezarları kutsamış ve bu yerler medet umulan yerler hâline gelmişlerdir. Günümüzde mezar, türbe, yatır ve benzeri yerlerin ziyareti ve bunlardan medet umulması da bu inanç sisteminin devamı olarak ortaya çıkmıştır. Eski Türkler de mezarları gizleme geleneği yoktur, aksine özellikle büyüklerin özel mezarları yapılıp, üzerlerine bir yapı (bark) yapılmış, barkın iç duvarları ölünün yaşarken katıldığı savaş sahnelerini gösteren resimlerle süslenmiştir. Ayrıca mezarın veya mezar yapısının üstüne Balballar dikilmiş, sıradan kişilerin mezarlarına da, belirli olması için tümsek biçimi verilmiştir. Arap dünyasında mezar taşı yoktur. Ölünün toprakla bütünleşmesi ve zaman içinde kaybolması istenir. Kutsanması günahtır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri hâline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.

( Türk mitolojisi kitaplarında bu kavram atalar kültü olarak geçer. )

 

Dilek tutma:

Göktanrı inancında kanlı kurbanlardan başka bir de kansız kurbanlar vardır. Saçı, yalma, yani ağaçlara veya kamın davuluna bağlanan paçavralar, ateşe yağ atma, tözlerin ağızlarını yağlama ve kımız serpme gibi törenler bu kansız kurbanlardır.

 

Ölüm:

Şamanizm'de köpek ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişi bu ruhu görürse bu onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’da günümüzde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır.

 

İçki: 

Şamanlar (kamlar), Tanrı ve koruyucu ruhlar için arak (rakı) saçı saçarlar, bu kansız kurban sayılır. Oysa İslâm’da içki içilmesi kesinlikle yasaklanmıştır. Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenektir. Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği vardır.

 

Halı Kilim Desenleri: 

Şaman'ın üzerine giydiği giysiye yılan, akrep, çiyan, kunduz gibi yabanî ve zararlı hayvan şekilleri çizilerek onların kaçırılacağına inanılırdı. Bugün Anadolu’da Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim gibi örgüler Şaman giysilerinin izleri taşımaktadır.

 

Nazar: 

Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inançtır. Bâzı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bunların bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük yaptığına inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu”, “deve boncuğu”, “göz boncuğu” v.s. takılır. Nazar olgusu da eski Türk inançlarındandır.

 

Müzik: 

Şamanlar âyinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müziksiz bir âyin düşünülemez. Oysa İslam dininde Kur'an dışındaki dinî eserlerin müzikle okunması günahtır. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz. Muhammed'in, Hz. Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlit ve İlâhiler sâdece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır.



2782 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Mevlana'dan Hikaye - 29/01/2017
Dinle neyden nasıl hikâyet eder Ayrılıklardan şikâyet eder.
Hz.HÜSEYİN'İN TÜRKLÜK DUASI - 13/11/2014
Hz.HÜSEYİN'İN TÜRKLÜK DUASI
Bilinen En Eski Dede Korkut Ata - 14/07/2014
Bilinen En Eski Dede Korkut Ata
Atatürk'ün Ölürken Söylediği Son Söz - 20/04/2014
Atatürk'ün Ölürken Söylediği Son Söz
Geri Gelen Mektup - 11/04/2014
Geri Gelen Mektup
Şah İsmail ve Safevi Devleti (Kızılbaşlar Devleti) - 01/04/2014
Şah İsmail ve Safevi Devleti (Kızılbaşlar Devleti) özet bilgi.
Masal - 28/03/2014
masal derlemesi
Nevruz (Ergenekon) Bayramı - 21/03/2014
Nevruz (Ergenekon) Bayramı
Semah ya da Üç Ay kelimesi - 27/02/2014
Semah kelimesinin Tarihçesi
 Devamı